Gidecek Yerimde Yok, Kendimden Başka
Artık uyanmak için başucumdaki kurmalı saatin çalmasına gerek kalmıyor. En az bir saat öncesinden kalkıyorum. Günü karşılamak için desem o da değil. Bunca yükün altından kalkmak için biraz daha erken kalkmak desem yalan olmaz. Bezen tan yerinde çıkan rüzgarı hissetmek için, odanın camını, kapısını sonuna kadar açıp rüzgarın içeriye girmesini bekliyorum. Rüzgarla bir avuç mutluluk gelsin diyorum. Uzansa başucuma hiç gitmese diyorum. Kendime gelir gelmez kalksam ve bir günde siyah giymesem. Dolabımda yıllardır giymediğim renkli kıyafetlerimden giyip çıksam sokağa. Bir gün de telaş olmadan çıkıp binsem arabaya, görmediğim yakın yerlere sürsem diyorum. Gidecek bir yerimde yok biliyorum kendimden başka…
Soğuk ve kasvetli duvarların anlına astım senden kalan son fotoğrafı. Bakıyorum öylesine, baktıkça içimdeki boşlukları birer, birer çıkartıp asıyorum fotoğrafının yanına…
Ömrümü senin için sanat atölyesi ettim. Duygularını palet edip aldın eline fırçayı. Boyayıp durdun, bir tual üzerine beni. Vurduğun her fırça darbesi, her bir yerimi parçalayıp durdu. Hiç bilmediğim bir evin sararmış duvarına asıp çekip gittin. Renkleri birbirine girmiş, hiçbir şeye benzemeyen tablolarla dolu her yer. Ah be güzel kız, ben seni düşündükçe gidecek yerimde yok biliyorum kendimden başka…
Uzun zaman oldu şekerli çay içmeyi bırakanı. Gerçi bu mevsimde boğulurken acının içinde, tatlı nedir diye sorsalar zaten bilmiyorum. Her şeyi acıya bıraktık çoktandır. Acı bir kahve, acı bir çay, acı bir söz, hatta bir tokat, acı içinde kıvranan hastalar, acı acı çalan ambulansın siren sesleri, acı çekerek çekip gidenler…
Ayrılıktan yanıma kalanları yazamaz derdim bir zamanlar. Ben yazamam ve oda zaten okuyamaz diye sanmıştım. Yanımdayken gözlerine bakıp, yazılar yazmak kolaymış. Ama arkandan kalem tutmak bile zor, bırak sana mektup yazmayı…
Son hüznümü de bıraktım yatağımın ucuna
Badanası dökülmüş, rutubetli duvarların altına
Benim canıma ateş düşmüşken, sen gününe gün kattın
Gidecek yerimde yok biliyorum, kendimden başka
Belki bir akşam kalbine düşerim, arar sorarsın yılların hatırına
Bu kışta gelmeyeceksin, kalacağım yine karda kışta tek başıma
Baharla olacaksın can suyu çiçeklere, dağlara taşlara
Ben ise öleceğim, bir avuç senden, bir avuç gözlerinden başka…